İki ekmek bir bidon su birde dondurma. Kaldırımda gidiyorum sallana sallana. Birden bire bir demir parçası takıldı ayağıma. Ayağım çok sızlıyordu. Yüz üstü düşecek iken öne doğru attım ellerimi. Ekmekler poşette iken kaldırıma dağıldı. Bidonun altı delinmiş, desenli kaldırımdan aşağıya akıyordu. Dondurma yola doğru fırlamıştı.
Edebiyat Şiir
Edebiyat
2 Nisan 2016 Cumartesi
27 Ocak 2016 Çarşamba
Amma velâkin, her şey nasip.
İnsan
duygularını ağlayarak mı yansıtır? Ağlamayan insan duygudan yoksun mu
kalmıştır? Ağlamamak çaresizliktir bence. Ağlamayacaksan eğer ne diye akıtıyor
yaradan gözyaşlarımızı. Bir odaya geç ve gözlerini kapat. Üşengeçliği bırak ve
hayatında farklılık yarat, ayağa kalk. Denemek istemez misiniz? Evet hadi
yapabilirsin. Kimsenin olmadığı bir odaya geç hadi. Hadi ama biraz hızlı ol.
Mümkünse oda karanlık olsun. Gözlerinizi kapatın ve pencereden dışarı bakın.
27 Aralık 2015 Pazar
Mor defter
Konuşurken
boğazımı yakıyor nefesim. Boş yere konuştuğum içindir belki. Çok konuşan
birisiydim. Çok konuşan, hep konuşan. Ama artık buna dur demenin vakti geldi. Bundan
sonra çok yazan birisiyim. Çok yazan, hep yazan. Marifet yazmakta değil.
25 Aralık 2015 Cuma
Maşallah… İnşallah…
Tahsis edeceğim
be sana tüm kalbimi. Kavuşamadı şu dünyanın fakiri sana. Yazıklar mı olsun
bana? Ülkede çoluk çocuk sevdaya aç be. Amma velakin mutlu olmalısın. Neden mi?
Harcadığın çaba sarf ettiğin onca emekler için. Öyle ya da böyle mutlu
olacaksın. Bak rica etmiyorum. Emrediyorum.
21 Aralık 2015 Pazartesi
Mor rende
Kafamı kaldırıp
gökyüzüne baktım. Hava soğuktu fakat güneş yüzümü yakıyordu. Şaka gibi dimi
soğuktan mont ile dolaşırken güneş ışınlarının yeryüzüne vurduğu yerler
sıcacıktı. Doğudan bir güvecin yaklaştı. Dolaştı dolaştı bizim evin balkonuna
yaklaştı. Dolaşarak biraz vakit harcadı. Sanki birini bekliyormuş gibi. Koşarak
eve gitmeye başladım. Cebimdeki üç beş bozukluklar anahtarlığı çıkartırken sağa
sola savruldular.
18 Aralık 2015 Cuma
Mor lahana
Aşk bence şehvettir. Bence
şehvet geçince aşk ta biter. Sevmek nasıldır? Bilen birisi var mı? Kaplumbağa minik ve
derinlere gömülü bir yumurtadır önce, kafasını kullanarak kırar yumurtasını ve
dünyaya gelir. Gözlerini ilk açtığında hiçbir şey göremez. Dalgaların sesi
içine çeker. Kaplumbağa gitmeye çalışır. Bazıları buna iç güdü der ama
bilmezler kaplumbağanın kalbini.
Kaplumbağa, minik ve yavaş adımlarla ilerler sevdiğine, ilerlerken çakallara, timsahlara, akbabalara dikkat etmesi gerekir. Denize varmak için uzun uğraş gerekir. Bunların birçoğu başaramaz. Burada yumurta aşk, deniz ise sevdadır.
Kaplumbağa, minik ve yavaş adımlarla ilerler sevdiğine, ilerlerken çakallara, timsahlara, akbabalara dikkat etmesi gerekir. Denize varmak için uzun uğraş gerekir. Bunların birçoğu başaramaz. Burada yumurta aşk, deniz ise sevdadır.
14 Aralık 2015 Pazartesi
Evimin mor merdiveni
Seni binlerce
farklı şekilde özleyebilirim ama bir adım daha atacak halim kaldı mı gel gör.
Sabah sıcacık yatağımdan kalkmak çok zor. Sıcacık yatak yahu sımsıcak. Çok
üşengeç birisiyimdir. Nasıl olurda bu kadar uzun süre seni özledim. Ve hala
özlemeye devam ediyorum. Siz hiç ‘’ilk görüşte sevdaya inanır mısınız?’’ diye
bir cümle duydunuz mu? Tabi bir çoğunuz duymamıştır. Çünkü aşkı günümüzde o
kadar sıradan bir hale getirdiler ki her an aşık olacak bir insan karakterine
büründürdüler.
Mor menekşeler
Cümlelerime “seviyor, sevmiyor…” diye
başlarsam, eminim herkesin aklına ilk gelen şey papatyalardır. Beyaz
papatyalar ne kadar da güzeller dimi. Tüm çiçeklerin içerisinden çok özel bir
çiçek var. En güzelleri. Mor menekşeler mesela. Kokladığın zaman seni kokusuna
hapsediyor.
13 Aralık 2015 Pazar
Mor ile Mavi
Bir, iki,
üç, dört, beş, altı ve yedi. Evet tam tamına yedi adım attım. Soluma baktım bir
ağaç. Yaşlanmış sanki dünyadan oda bıkmış. Yaprakları sararmış üflesen
kopacaklar. Ama fırtına ya karşı dimdik ayaktalar. Nasıl olur da fırtınalar
koptuğu halde ağaçtan düşmezken üflesen yıkılacak durumda? Çok sevmişti ağaç.
Sevenin halinden ben de anlarım.
12 Aralık 2015 Cumartesi
Mor Bülten
Hani gözünü kapatıp açtığın zaman dakikalar çabucak geçer ya. Gözünü kapatıp açtığın zaman saatlerde geçer, günlerde geçer ya hani. Nefes alıp verdiğin zaman haftalarda geçer, aylarda geçer, yıllarda geçer.
Gözümü kapadım, bir daha açamadım. Mahsur kaldım, kendimi bir başıma bıraktım. Ne yıllar geçti ne aylar geçti nede haftalar.
Nefes aldım tam verecektim
Etiketler:
edebiyat
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)