Edebiyat

27 Aralık 2015 Pazar

Mor defter

Konuşurken boğazımı yakıyor nefesim. Boş yere konuştuğum içindir belki. Çok konuşan birisiydim. Çok konuşan, hep konuşan. Ama artık buna dur demenin vakti geldi. Bundan sonra çok yazan birisiyim. Çok yazan, hep yazan. Marifet yazmakta değil.

Yalnızlık çok garip bir şeydir. Bunu en iyi anlayanlardanım.
Doğumda annesini kaybetmiş bebek gibi.
Mor defterim var benim. Sevdiğim kadını hayatımda hiç görmeden önce karşıma çıkmıştı bu defter. Delirme belirtileri başladı bende. Galiba aşırı dozda sevmeye maruz kalacağımın bir işaretiydi.
Benim olayımın başlangıç nedeni olan o defterdi. Defteri ne zaman elime alsam güçsüzleşiyorum. Canım ninem benim. Kattığı değişik meyvelerle bir karışım yapar ve kavanoza doldurur. Ve ben yazılarımı yazarken o kavanozdaki içecekten alıyorum gücümü. Bir defter iki kalem ve bir de dayanıklılık iksiri. Sanki bir büyücü sanki bir sihirbazdı.
Dünya da keşke masallar gibi olsa. Ne güzel olmaz mıydı?
Hep mutlu sonla biten hayatlar olurdu. Hayal gibi çok güzeller dimi. Zaten hepsi kocaman bir hayal. Birde hayat var. Mutsuz sonla biten hikayeler den derlenen koca bir gerçek var. İmkansızlıklar ile dolu ve mucizelerin nadiren olduğu gerçek bir hayat. Herkes ile uğraşan baş belası bir ucube. Laftan anlamayan çocuk gibi. Herkese sesini duyuran ve aklını karıştıran bir sesti. Bu sefer de sen beni dinlesen be hayat. ağlatacağım çok şey var. Ulan az daha anlatsam seni bile ağlatacak derdim var. Aşk diye bir şey varmış. Küçükken bir masalda okumuştum.
Hatta Bir varmış, bir yokmuş. Gelip geçici olduğu masallardan belliydi.
İnanın bir tutsaydım onun ellerini. Ortada ne aşk kalırdı nede sevda.
 İçimde hala sevenlere dair bir umut vardı. Ama bir o kadar da asla saklanamayacak olan hasretin yanında elbette. Fillerin uçacağına ya da kırmızı kar yağacağına inanmak gibiydi sevmek. İmkansız olanı beklemek. İmkansız olanı sevmek. Sıradan olmamak.  Benden başka insanlara ne köy olur nede kasaba. Sende ne var bilmiyorum. Neden sen onu da bilmiyorum. Bir zat gelse rüyama anlatsa nedenini içim rahatlasa ne kadar da güzel olur. sevdikçe güçleniyorum adeta. Bir o kadarda elim kolum bağlanıyor.

Yüksek dağlara haykırsam seni,
Yıkılır mıydı üzerime benim?

Alevlere doğru üflesem seni,
Sarar mıydı tüm gücüyle bedenimi?

Bahsetsem biraz yaradana seni,
Kavuşturur muydu tüm sevenleri?

Savaşta esir düşmüş askere anlatsam seni,
Dayanamazdı herkesi öldürür gelir miydi geri?


1 yorum: