Edebiyat

13 Aralık 2015 Pazar

Mor ile Mavi

Bir, iki, üç, dört, beş, altı ve yedi. Evet tam tamına yedi adım attım. Soluma baktım bir ağaç. Yaşlanmış sanki dünyadan oda bıkmış. Yaprakları sararmış üflesen kopacaklar. Ama fırtına ya karşı dimdik ayaktalar. Nasıl olur da fırtınalar koptuğu halde ağaçtan düşmezken üflesen yıkılacak durumda? Çok sevmişti ağaç. Sevenin halinden ben de anlarım.
İnsan da aynı onun gibi. Fırtınalar kopsa bile içinde yıkılmazlar ama bir el dokunsa kalbine hüngür hüngür ağlarlar. Ya da Sonbahar olduğu için mi düşer yapraklar? Aynı bende ağaç gibiyim. Ya da senin olmanı istediğim için mi böyleyim? Seni nasıl bulabilirim? Bir erkek ile bir kız, arkadaş kalabilirler mi sence? İkisi de evli ise arkadaş kalabilir sadece. Ben pek inanmıyorum kızlar ile erkeklerin arkadaş olabileceğine. Çünkü gerçek dost olmak gerçek arkadaş olmak yürekli adamların ve mütevazı kadınların işidir. Öyle kolay değildir bir erkek ile bir kızın arkadaş olması. Biz de seninle arkadaş olamazdık zaten. Pardon yanlışlıkla biz dedim. Ama kulağa ne kadar da hoş geliyor dimi. Ama sen ve ben biz olamayız. Sen ile ben olsa olsa bir oluruz. Bazen yazdıklarım saçma geliyor bana sileyim diyorum onlarca yazdığım sayfaları tek tek sileyim diyorum. Senden hiçbir şeyin kalmasını istemiyorum ama nafile. İnsan gönlünden silemedikten sonra yazdıklarını silse ne olur.
Sen bursa gibiyim ben ise şeftali. Sen Diyarbakır gibisin ben ise karpuz. Ben bir çocuk gibiyim sen ise misket. Benim son kalan misketim sensin.
Kökülürsem eğer hıçkıra hıçkıra ağlayacağım değeri çok büyük olan misket. Boş arazide tozun toprağın içinde saatlerce misket oynardık. Misket oynamayı çok severdim. Öğlen bakkala diye çıkıp misket oynamaya giderdim. Akşam ise hem yemeğimi hem de dayağımı yerdim.

Ama asla sevdiklerimden vazgeçmezdim. Kırtasiyeden iki kalem aldım mor ile mavi. Mor senin olsun mavi ise benim. Çok severdim maviyi aynı senin moru sevdiğin gibi. Eğer gün gelirde yazdıklarımı okursan eğer sende sever misin beni?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder